18 Temmuz 2008 Cuma

13 Temmuz 2008 Pazar



Sabah uyandığımızda farkettiğimiz ilk şey günlerden Pazar olması ve ekmek almayı Cumartesi günü unutttuğumuzdu. Yolda gördüğümüz ilk telefon kulübesinden Türkiye'deki ailelerimize telefon ettikten sonra kalan son ekmeklerimizle kahvaltımızı yaptık.


Öğlen yemeğinden sonra Ferrara’ya vardık. Neredeyse ufacık kasabalarda bile halen korunmakta olan eski şehir merkezi Ferrara’da inanılmaz güzellikte. Çok geçmeden yeniden meyve bahçelerinin arasındaki yollardayız tabii ki sık molalar eşliğinde. Gördüğümüz meyveler yolculuk sırasında çok fazla enerji ve mutluluk veriyor bize.



Yolda samanları spiral şekilde toplanmış onlarca tarladan birinde durup fotoğraf çektik. Öğlen yemeği için bu sefer bulduğumuz nokta ise Avrupa'da cok yoğun şekilde dolaşan karavanlar için hazırlanmış bir ikmal noktası.



Yol boyunca bize eşlik eden ve İtalya’nın en uzun nehri olan Po'nun suyunun çok da içilebilir olmadığını öğrendik ve maalesef bunu Murat benzinlikteki bir çeşmeden su doldurup biraz da olsa içtikten ve sonrasında ‘’bu suyun tadı biraz garip’’ dedikten sonra yanımıza gelen benzincinin ‘not to drink’ ‘not to drink’ demesiyle anladık.
Bu günün sonunda tarlaların arasındaki çocuk parkına yerleştiğimizde km saatimizde 106 km yazıyordu.


2 yorum:

G. Funda ULUTÜRK dedi ki...

Bu samanlı kare muhteşem yaaaaa...

Hülya Konar dedi ki...

‘not to drink’ ‘not to drink’ ...
süper ...