19 Ağustos 2008 Salı

3 Ağustos 2008 Pazar

Sabah 8.15'de kahvaltı için uyanıp koşa koşa aşağıya iniyoruz..Lindi ve Tim’den öğrendiğimiz kadarıyla Lüksemburg'da pazarları heryer kapalı hatta pazartesileri de öğlene kadar dükkanlar açılmıyor. Bunun için kahvaltıda ekmeklerimizi depoluyoruz..
Ve kahvaltının ardından hep beraber festival alanına doğru gidiyoruz..Gider gitmez farkettiğimiz ilk şey yemeklerin ücretsiz olmaması, Kalenin restorasyonu için panayırdaki bütün standlarda bilet uygulanıyor ve biz de hemen Hollanda standına yerleşiyoruz..Afrika ve Avrupa'nın ana merkezi olan bu öğreti mekanında Afrika yemeklerinden Avrupa lezzetlerine herşeyi bulabiliyoruz…Bu sırada diğer taraftan orkestralar çıkmaya başlıyor alana ama bizim bisikletlerimiz müzikten galiba daha çok ilgi çekiyor..Bir çok insan gelip rotamızı öğrenmek istiyorlar..Bir çoğu Türk olduğumuzu öğrenince çok şaşırıyor..Lindi veTim'i yine arkalarından su dökerek uğurladıktan ve öğle yemeğimizi yedikten sonra yola çıkmaya karar veriyoruz..Çadır kurana kadar sürekli üzerimizde dolaşan bulutlar sonunda bütün yağmuru bırakmaya karar veriyor ve biz de çadıra kendimizi zor atıyoruz..aralıksız yağmur sesini gece 12'ye yaklaşırken "çaaaat" diye bir ses bölüyor…hafif uykulu bir şekilde kontrol ettiğimizde çadırımızın kapı çıtasının kırıldığını fark ediyoruz..dışarıda yağan yağmurdan dolayı sabaha kadar idare edecek bir yöntem bulup sabah olmasını bekliyoruz uyku eşliğinde ..Şimdiye kadar ki yaşadığımız yağmurların en kötüsünü yaşıyoruz bütün gece..

Hiç yorum yok: