Sabah martıların ‘’haydi yol uzun uyumayın artık’’ haykırışlarıyla uyanıyoruz. Ama martılara inat biraz daha dalgaların birbiri ardına kıyıya vuruşlarını izliyoruz, huzur doluyoruz. Ardından günün en yorucu kısmı olan bisikletlerimizi yükleriyle birlikte kumsaldan yola kadar çıkartma işine girişiyoruz. Kan ve ter içinde kalan Hasan tam tükenmişken yeniden bisiklete binmeye başlıyoruz. 30.cu kilometremizi geçtiğimizde feribot iskelesine çoktan geldiğimizi görüyoruz. Thyboron’dan Agger’e yarım saat süren yolculuğumuz boyunca rüzgar tribünleriyle etrafımız sarılıyor :) Tabi feribota binmeden önceki görevlinin önce saat 11.20 iken ‘’12 'de gelin 12'de’’ deyip sonra da tam 40 dakika boyunca yemek yaparız düşüncesiyle oturduğumuz bankdan elle ‘hadi hadi gelin’ demesine hala anlam veremiyoruz :)Bu arada uzun zamandır ilk defa bize öğlen molasında eşlik eden güneşle enerji doluyoruz. Öğleden sonra ulaştığımız Hanstholm limanından İzlanda'ya giden feribotlar hakkında biraz bilgi ve broşür topluyoruz. Market alışverişi yaptığımız sırada otostop çekerek yoluna devam etmekte olup bir enstitünün kendisine verdiği 600 Euro ile İzlanda'da ki enerji kaynaklarını incelemeye giden 19 yaşındaki Hans ile tanışıyoruz. Sohbetimize İzlanda'da devam etmek üzere ayrılıyoruz. Sonrasında uykucu Hasan’ı rüyalara doğru uğurluyoruz.
12 Eylül 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder